31.12.2017-1.1.2018 Şimdiye kadar blogun en uzun tarih 2017’nin son ışıklarda büyük göletin arkasındaki yamaca tırmanıp üstteki sırttan kuzey doğu vadiye baktık. Inerken tavukları yatırdık. Sabah Doğuş’ten Mehmet açıp yem vermişti (Direklerin bitmesine 2 ay kalmış, 11.ci ayağın başı yapılıyor).
Son iki gün ılık havada karlar eriyor. Seranin dibinde birikinti fazla. Seranın mutfağında İbrahim sobayı yaktı – bu yılın öğrenme hedeflerim arası! İbrahim’in soğan çorbası, benim bezelye pilavına yumurta ekledik, çiğköfteyle yiyip zencefil-tarçınlı çay içerek Reversi oynarak girdik. Ne televizyon ne de internet yoktu.
Uzakta dumanlar altında Hisarköy’ün ışıkları sessiz parlıyordu. Gece yarısında tepelerin ötesinden Elmadağ’da patlatılan havai fişekler dışında sakin sakin sessiz bir ortamdı yeni yıla girmek için
Sabah tavuklarını çıktarttım. Her yer çamur, çıvık hamur kıvamında. Kümeslerin çatısından eriyen karların suları belli bir yere düşüp ördekleri sevindiriyor. Aşağıda yakında gölet olur. Sak’ı artık tanıyamıyorsam, turuncu paçalı Halime kolay ayırtedılen bir tavuk. Onun hikayesini yazsam?
Kompostlar artık çevirili: kışa karşı sağlam. Bu sefer arabasız geldik: Ulus’tan belediye midibüsü Simge’ye bıraktı. Yiyecek alıp taksi çağırdık – 25TL Güneşköy’e: Transporter’in mazotun yarısı ücret olaraksa zaman iki misliden fazla sürdü. Yılbaşı olunca daha az otobüs, çok daha fazla yolcu alınca yol uzadı. İmkansız değil ancak en rahat değil…