Mevsim döndü. Tarlalara çiğ düşüyor, henüz kırağı değil - akşamlar 14'e iniyor. Doğukan terlikten ayakkabıya geçti. Akşam pencere kapalı bile, yorgan altınada ısınmak gerekiyor.
Pazar sabah biberle başladık. Tarladaki bitkiler yorulmaya başladı. Kızartıcı sıcaklıkta sonra hibrit olmayan, kimyasal ilaç almayan domatesler tam performansta ancak hassas: kendimize toplasak daha az fire olur: lezziz ve yenilir olan ancak paketlere verilmez ne kadar ürün var. Ekibimiz daha güçlü olasydı, COVİD olmasaydı işlemek için gücümüz olurdu.
46 pakete bal kabak hazırlamak için bıçaktan hızlı kesen testere kullandı Celal.
Yasin Semiz çekime geçmek için ekipmanla geldi. Akşam ile gece bile. Sebze toplama, ölçme, bölme, paketleme ve araca yükleme - süreci belgelenmesi başladı. "Hızlı topluyorsunuz! Yavaşlayın... Tekrarla, dur..." Yasin ile Güliz Mandala'da kaldı; çok rahatmış.
Kahvaltıda neler yenir başk kültürde? Türkmenistan'da zeytin yok, ne siyah ne yeşil. Bal varmış... Ya reçel? Ona "bal" denir, bizim balına "arı balı" denir. Peynirleri sorduğumuzda "Sütten yoğurt ile peynir yapar. Yoğurt süzülür ve lor peyniri yapar. Yoğurt suyu için saç yıkama ve mide için sulu ilaç olur". Doğukan ile ben iki gece kaldık, serada. Pazartesi erken yola çıktık ki Doğukan dağıtımda destek verecekti.
Mandala üstünde bolca balkabağı, onların arkasında yer elmaları: ilerdeki haftalar dağıtılacak
Yer elmaların çiçekleri papatyagillerden 2 metre havada. 3 haftadır Mürverin testiye su eklenmeyince boş olmağını bekliyordum; dibinde su görünüyordu
Batı çitin en yoğun bölümünde alıçlar meyveli. Güzün bolluğu. Tohum dağıtımı için bunları yiyen olması. Tatlı değil, ama mutlaka bir varlık yer... Eylül'ün sonunda hala 20e yakın yabani çiçek buldum.
Merve, sana anlatmak isterdim İç Anadolunun kır geceleri. Bu günler elektrik sıkça kesiliyor. Gece ışık azalınca, seranın dışındaki güçlü fotoselli ışık otomatik açılır. Cereyan olmayınca karanlıkta kalırız - ve yıldızlar müthiş parlar! Yarım ay, 7 günlük bir ay yarım daire şeklinde, 23.00e kadar battı. 19.30de elektrik kesilince aniden karanlığın zenginlikte bulunduk hiç fark etmediğim bir yüzey parlıyordu: cam veya plastik yansıtıyor dere tarafında, herhalde bir sera. İki saat sonra o yer kayboldu, ayın gök yüzünde hareket ettiği için. Doğru mu? Hayır! hareket eden biziz, dünyamız hep dönüyor. Bundan dolayı güneş, ay, tüm yıldızlar doğuda doğduğunu görününce bizler doğuya döneriz.
Karşımızdaki yamaçları düz siyah, gece ayrıntı yok. Tepelerin profili dalgalı, hafifçe yüksek olanındaki gözleme kulesinin ışığı da yoktu. Orası Ormanlar Genel Müdürlüğüne bağlı, 80lerde kurulan bu ormanın yangınlara bakar. Balaban vadisinin yamaçlarında Ankaranın doğusundaki en yeşil alanlardan. Uydu görüntülerde koyu renkli görünür.