Geçen gün sabah ormanda yürürken bir kuş sürüsünün iştahla yayıldığını gördüm ve anladım tabi bunlar buralı değil. Biraz izledim onları, tepeleri pembe-kırmızı öyle iştahla yayılıyorlar ki, ve tüm sürü hep birlikte kahvaltı ediyorlar malum uzun yoldan geldiler. Kuzey keten kuşları bunlar. İlk defa gördüm bende, göç etmiş olduklarını tahmin ediyorum sadece. Bu sabahta bir uyandım camımım önündeki ağaç öyle canlı ki, keten kuşları oradalar. Biraz takılıp gittiler. Sonra birde baktım ne göreyim şakrak. Pembe pembe, çiçek açmış bir ağaçta bir o çiçeği öpüyor bir bu. Şakrak kuşu bana hep Pemra’yı hatırlatır. Pofuduk, ama ağırbaşlı, öyle hoppa değil. Bir tür gizem ve utangaçlık da var yüzünde, siyah tepesi ve göz çevresiyle yakın olmadan anlayamayacağınız şeylerin ifadesi oluyor hep. Göç zamanı, kuşlar öyle iştahlılar ki kimi yemleniyor kimi çalı çırpı topluyor, bahar bütünüyle gelmeden yuvaları hazır olmalı tabi. E buraya kadar olan yolculukta da çoktan eşleşmişler sanıyorum. Burada ilk defa, geniş düz otlaklarda yayılan turnalar gördüm, hayatımda ilk defa turna gördüm. Onlarda uzak diyarlardan geliyorlar diye umuyorum, buldukları tarlaya konmuş biraz dinlenip birazda yemleniyorlar. Hava çoğunlukla bulutlu şimdilik ama kuşların seslerine bakacak olsan sanırsın ki dışarısı günlük gülistanlık. Onca yolu tepip buraya yuva kurmaya geliyorlarsa vardır bir bildikleri diyorum, havalar şimdilik bulutlu olsa da.
Kuşlardı ağaçlardı sincaptı derken benim burada ne yaptığıma gelemedik bir türlü a dostlar. Burada haftada 15 saat mutfakta çalışıyorum. Bahsettiğim ana binada her gün üç öğün yemek çıkıyor, bende aşçıya yardım ediyorum. Çoğunlukla da sebze soyuyor ve doğruyorum. Meditasyon gibi oluyor, üç dört saat sebze soymak. Burada sebzeler Türkiye de alışık olduğum cinsten değil. Havuçlar mesela öyle büyükler ki, yani sanırsın şeker pancarı, inanın abartmıyorum. Kırmızı pancar çokça yemeği yapılıyor burada ama pancar pancar değil futbol topu nerdeyse. Soyarken en az dört parçaya bölüyorum öbür türlü iki avucumla bile tutmakta zorlanıyorum. Karaturp keza öyle. Vallahi kaslandı parmaklarım, avuçlarım. Onun dışında dünya çöp toplama günü diye bir gün var bilenleriniz biliyordur. O günü organize etmek, o güne kadar çöp üretimini azaltmak ve üretilen çöpleri geri dönüştürmeye yönelik bir proje geliştirmemiz gerekiyor diğer iki kişiyle. Daha çok yeni başladık o sebepten bu projeyle ilgili gelişmeleri daha sonra paylaşacağım. Birde buradaki ‘community’ye daha fazla dahil olmamız için seçmeli olarak çalışabileceğimiz alanlar var. Ben henüz seçmedim şimdilik deneme aşamasındayım. Dikiş nakış atölyesinde dikiş makinesi kullanmayı öğreniyorum, haftaya da orman anaokuluna gideceğim. Çocuklar sürekli ormanda oluyorlarmış bu okulda. Bakıp göreceğim ne yapıyorlar filan. Tabi olmazsa olmaz bahçe var birde. Bahçeye de bir göz atasım var. Bakalım henüz kesinleşmedi daha.
Bu seferlik bu kadar, sonra görüşmek üzere keyifle kalın :)
Tansu, Siebenlinden, Almanya