Yapıp yaratmada kendilerine güvenmeyenlerden, başkalarına uzak düşmüş kimselerden olmamak için başladığım GüneşKöyde kuşkusuz daha gencim! Kuşkusuz daha akıllıyım ve beni mutlu eden bütün gülümsemeleri gözlerimi kapayıp dinlenmeye çekildiğimde görüyorum.
Dolma biberlerimiz yeterince kendini dolgun hale getirdiğinde, minicik bir tohumdan büyük bir sebzeye ulaşmak çözümü önceden görmekten başka ne olabilir? Ama asıl mesele, sorunu ben ve arkadaşlarım 20 yıl öncesinden görmüştük ve biraraya gelmiştik. Daha iyi anlamak için bir dikkat bilincimiz oluştu yavaş yavaş ve ısrarla. Nitekim, omuzladığım çuvalın altında ve üstümüzden geçen beton viyadüklerin altında hiç ezilmeden, tabiat pratiklerini yaşamaya devam ettik.
Ben kendi sözlerime kulak verenim. Başkalarının sözlerine kulak verirken iyi duymayı bilmeyi öncelerim. Yılı başında iç muhasebemi yaparak yine Topluluk Destekli Tarım Projesine baş koydum ve Temmuz sonuna geldiğimizde ürünler emeğimizin karşılığını verdi. Bir tarftan domatesler kızarıyor, öte taraftan salatalıklar hızla kabaklarla yarışarak büyüyor, bamya da “beni de hasat etmeyi unutmayın” diyerek güzel çiçeklerini gösteriyordu.
İstenirse, candan çalışmayla, eski düzeni reddederek, yeni bir canlılık hayata kazandırılabilinirdi. Bunu her yılın başında denerim. Erkenci ve çalışkan olarak “erken kalkan kuş solucanı kapar”a inanırım. Kimileri mışıl mışıl uyurken, kimileri usul usul yatağından doğrulup, arazi ayakkabısını giyinip yollara düşür erkenci kuş olmak için.
Ne demişti Wendell Berry, “Toprağa nasıl davranırsak, kendimize de öyle davranmış oluruz.” Her hafta GüneşKöye yollanırken, Gılgamış Destanı’ndaki Lümnan’ın ünlü sedir ormanı ve Robin Hood’un Sherwood ormanı aklıma gelir ve verimli toprakların tehlike altında olduğunu düşünerek, “Dostum, ha biraz daha gayret, biraz daha..” diye diye iç enerjimi yükseltirim çalışma arkadaşlarımla birlikte birbirlerimize öykünerek.
“Denizler çekilince kimin mayosuz olduğunu anlarsınız” demişti Warren Buffett. Topraklarımız iyicene kirlenip zayıf düşmeden evvel, gelin bizimle olun, toprağımızın fakirleşmekteki halini şimdiden anlayalım ve bir avuç insan olmaktan kurtulalım.
“Elele Güneşköye” demiştik. Biz unutmadık bunu. Ya siz?