2013 yılbaşında başlanya bir fikir. Kalkınma Ajans’ın çağrısına acaba proje sunsak? “Tek yapamam” cevaplara karşı ekip oluşturduk. Umut, sonra Neslihan katıldı. Birbirimizden çalışma teknikler öğrenip daha becerikli olduk. Son sunum saate 22 saat kala yine buluştuk; deli bir hevesle iş bölerek bölümlerini paylaştık. İki kişi sabah 5’e kadar devam etmiş, ve biri proforma için sabah koşup… başvurumuzu 18.ci olarak teslim etti! Üç ay içinde sonuçlar açıklanmış olacak…
Bu süreçte aramızda gelişen bağını kutlamak için dün araziye gittik (yine ben 2 aydır gelememiştim): Fevzi’lerle geldim, arabanın üstünde yatağının son parçası – çok rahat, dün akşam uyku tulumlarımızın altında mat yerine bazalı yatakta iyi uyuduk.
Havalar soğuk; kışın. Şanslıydık, önceki gün Ankara’da Yağmur bardak boşandıkca (“the rain divorces the glass”) yağdı. Balaban deresi yine bol ve çamurlu akıyor; iyi ki 10 ay evvel Çiftlik Mahallesine yükseltilmiş yol yapıldı. Dere kenarındaki ağaçların uçların tomurcuklardan turuncu rengi.
Telefon direkleri için derin çukurlar açıldı. Derinliğini içine düşen bir arkadaş ne kadar derin olduklarını ıspatladı. Celal’ın yeni köpeğin ismi yine Tomi, oynamayı çok seviyor. Akşam ziyafetimizde balıkla salata: seradan dere otu, maydonoz, marul, ve yeşil soğan; diğer seradan ıspanak, roka, vs.
Fevzi için çok soğuk; Atila, Neslihan, Güliz, Ata ve Feyyaz gelince Larisa Fevzi’yle döndü. İyi ettiler, gece soğuktu. Akşam karanlığı olana kadar Ata’yla ilk keşif yaptık havalar kararana kadar. Soruları, meraği, ilgisi ve enerjisi şarj etti; elimizdeki poşet hazine dolu geldi. Büyüteçle görünmeyen ayrıntı farkedip paylaştık.