16 Ağustos 2009
Bu yıl çok az gidebiliyorum araziye. Eskisi kadar takip edemiyorum; bir anlamda mesafeli, bir yönde ilerisi göremeyince hüzünlüydüm arabada. Bugun sadece 3 kişiydik; diğerler neden gelmiyor, neden konuşamiyoruz?
Araziye gelir gelmez kapıya gelmeden bile arabadan inmek istemiştim: sararmış otlarda yem yeşil akasya yapraklar çarpıcıydı. Ne kadar büyümüş, kaç tane canlı yakından görmek istiyordum. Yola yakın olan baharın bol yağmurlardan kocaman otlar arasında bulmak zordu. Bir kaçı hiç bulamadım, diğerlerin az sayıda yeşil yaprakları sararmiş otların altından aramak gerekiyordu. İlerledim; böğürtlenler olmuş – küçük ama tatlı. Karaçalıdan sonraki akasyalar boy atmış. Güçlü, uzun, geniş: bazı yerler artık kapanmış, yıllar önce düşündüğümüz canlı çit oluşturuluyor. Bir kaçı 2m uzun olan 16 ay önce dikilen 122 ağaç yaşıyor, %80i sağlam. Ağaç türü doğru seçmek önemli – 3 saat sonra tanışacağım kafadar akşam üstü bahçesine götürüp bize ıspatlayacaktı.
Başka şeyler yazmıştım. Bilgisayarım yutmuş… Belki ilerde eklerim. Belki eklemem – hayat kısa.
Başka noktalar: