Yorgun, gitmiyecektim… ama herzamanki gibi iyi geldi.
Arazide Fatma ve Seda iyi çalışıyor (Sinan Ayrancı Organik Pazarında ıspanak ve taze soğan satıyor). Havalara bulutlu; fazla sıcak olmadan yinekızardık. Bulutlu günde tüpsüz çay yapamadık: Güneş ocağı suyu yeterli ısıtamıyor.
Karaçalı içinde büyüyen bitkinin sarı çiçekleri açmaya başladı. Evet Yabani Yasemin imiş (http://www.beyond.fr/flora/jasmin.html) ama bizimki kokulu.
Biberiyeyi kışlık koruma samanlarında çıkarttık: bir kaç dal kurumuş fakat canlı ve yaş. Baharla canlanan bir başkabitki: Ceyhan’ın kaç sene önce diktiği meşe. Hala küçük; kışın hic görünmez ama şimdi 8-10 güçlü yapraği var. Solucan kompost suyuyla daha büyüsün (2 hafta önce ‘kuruyacak’ kompost yağmur altında kaldı).
Tarla kuşu, sarı gövdeli neydi çok güzel ötüyordu. Ve uzakta bir guguk kuşu, yumurtası hangi yuvaya bırakacaktı?
Bugünki ana işi çilekleri dikmekti. Geçen sene dikilen ağaçların arasında sadece bir set hazırlama çok yoğun iş ister: çapa makinasıyla kaç defa geçtiler, ne kadar taş çıkartırıldı ve gübre karıştırıldı… çilek fideleri diktiğimizde toprak taşlı killi ve sert geliyordu. Kaç yüz çilek dikildi? Ne kadar çilek toplayabileceğiz? Artık bekleriz
Parmak kukla (finger puppets) yanımda götürmem gerek. İnsan ifade etmekte kolaylaştırır. Ama içimden soru işaretler. Nasıl ilerler? Gelecek ne gösterir?
Hisarköyce: Tozkabağa = ? =Tospağa