Kamplardan sonra okulun aniden başlaması ve yoğunlaşmasından sonra Güneşköy’e gidemeyenler arasındaydım. Sonunda bir hafta sonumun boşluğuyla birlikte Güneşköy’e gelebilmiş oldum. Gitmeden önce Claire hoca ile sabah erkenden kalkıp bahçesini gezdirdi bana. Ankara’nın göbeğinde hele ki İşçi Blokları’nda böyle güzel bahçenin varlığı beni mutlu hissettirmişti, ev gibi. Claire hocanın kent merkezinde böylesine yaşaması beni hep etkilerdi ama evinde görmek daha da etkileyiciydi. Bahçelerinde kendi kompostları vardı, yağmur suyu hasadı yapıyorlardı. Bahçe hakkında konuştuktan sonra Doğukan ve Claire hocanın yaptığı yağmur suyu hasadında biriken su ile bahçeyi sulayacaktık ama kalın bir buz tabakası oluşmuştu. :D
Buzu çektikten sonra sulamayı yaptık. Sonrasında, Ton ve İbrahim gelince yola koyulduk. Elmadağ’dan geçerken çok güzel kar manzaraları karşılıyordu bizi. Uzun yolun sonunda Güneşköy’e gelebilmiştik sonunda. Güneşköy gri ve soğuktu ancak Celal Abi’yi görünce tüm buzlar eridi. Mandala ve Günserada kimsenin olmayışı hüzünlü hissettirse de böyle de güzeldi, kendi yalnızlığına çekilmiş gibiydi. Her yer küçük de olsa kış ile birlikte değişmişti. Çardağın üzerini kapatan siyah örtü ve gölgelik kaldırılmıştı. Kediler büyümüştü. Claire hoca ile birlikte 3 numaralı odayı temizlemeye karar verdik çünkü hasat bitmişti sadece biraz soğan işi vardı. Odada her şey vardı odanın en güzel tarafı içerisindeki her şeyin bir hikayesi olmasıydı. Bayağı bir işi olduğu için parçalara bölüp belli kısımlardan başladık. Güneşköy, her anlamda çok fazla şey katıyordu bana, en küçük şeyden öğreteceği şeyler oluyordu. Pırasalı yumurta olur muydu? Evet olurdu, İbrahim’in pırasalı yumurtasıyla işimize ara verip soğuk kış gününde içimizi ısıtan çay eşliğinde dışarıda oturduk.
Kış gelse de insanlar çalışmaya devam ediyorlardı. Güneşli günlerin ardından gri ve karlı dağlı manzarasıyla Güneşköy yine çok güzeldi. Sonrasında, Claire Hocanın getirdiği fındık dallarını kesme işiyle uğraştı İbrahim. Biz de en güzel kısmı olan izlemeyi gerçekleştirdik. :D
Çeşitli problemlerden dolayı devam edemedik hepsini bitirmeye, biz de odayı toplamaya devam ettik. Yemekten sonra, misafirlerimiz gelmişti. Claire hoca onları Güneşköy’ü gezdirdi. Sonrasında, Güneşköy’ün kendi mahsulü olan minik patateslerimizi sobaya atıp ısınmaya ve sohbet etmeye devam ettik. Misafirlerimizi yolcu ettikten sonra Claire hoca ile birlikte su kaynağına gittik. Giderken kara çalı bitkilerinin hala durduğunu görünce şaşırdım sadece biraz taç yapraklarının dış kısmı beyazlamış haldeydi. Dayanamayıp birkaç tane aldım yine. Claire hoca ile sudan dönerken kar taneleri düşmeye başlamıştı. Sevdiğim kış mevsiminde böyle bir anda olmanın tadını Güneşköy’ü izleyerek çıkardım. Daha ne isteyebilirdim ki. Havanın kararmasıyla birlikte dönüş yoluna koyulduk. Bolca özlediğim Güneşköy’e en yakın zamanda ne zaman gelebilirim diye gün saymaya başladım şimdiden.
Edibe Büşra