Varış ile ilk hafta - Cenk

Varış ile ilk hafta - Cenk
30/03/2020

VARIŞ VE İLK İKİ HAFTA

 Entrance    Los Portales’e varalı iki hafta geçti. Zamanın nabzını tutmak çok zor. Geçen her gün birer yılmış gibi geliyor. O kadar sohbetlerle, öğrendiğim yeni şeylerle dolu ki her gün, bir noktada insan günleri saymayı bırakıyor çünkü burada geçen zamanın değeri zaman algısının kendisinden çok daha farklı bir yerde konuşlanmış, çok daha farklı bir değer kuyusundan anlam çeken bir kova gibi. Komünite mensuplarıyla ve diğer gönüllülerle paylaştığımız kimi zaman görece yüzeysel kimi zamansa ziyadesiyle derin konuşmalar, kahkahalar; çalıp söylediğimiz şarkılar, Cumartesi akşamları ettiğimiz danslar… Hepsi çok organik, çok spontane paylaşımlar. Bazen birisini bana gülümserken yakalayınca öyle garip bir huzur kaplıyor ki içimi, sanki burada “hola!” derken paylaşılan küçücük bir gülümsemenin bile çok daha farklı bir anlamı var gibi diyorum kendi kendime. Bu komünitede yaşayan herkesin aldığı her eylemin derin bir anlamı var, sanki gizli bir plana hizmet ediyorlarmış gibi yapıyorlar yaptıkları her şeyi. Sabah kahvaltıdan sonra yaptığımız açılış çemberinde dün gece neden rahat uyuyamadığımı anlatırken o gün nasıl hissettiğimi anlamak için teker teker hepsinin gözümün içine bir anlam çıkartmak için bakması mesela. Düşününce iletişim kurmak ne kadar kolay aslında, değil mi? Konuşmak, dinlemek ve cevap vermek ne kadar komplike olabilir ki diyor insan ama öyle değil işte. Ben neden uyuyamadığımı ya da burada olduğum için ne kadar müteşekkir olduğumu anlatırken sanki o an hayatta yapılması gereken en önemli şeymiş gibi beni can kulağıyla dinleyip, onlara beni daha iyi tanıyabilme fırsatı verdiğim için, gözlerimin içine bakarak; ve tabi ki sıcacık bir gülümsemeyle, beni “görmeye” çalışmak iletişimden apayrı bir şey ya da benim alışık olduğum yüzeysel “iletişim”den çok farklı en azından.

Buraya geldiğimden beri bir çeşit kişisel organizasyon problemi yaşıyordum yakın zamana kadar. Yapacak, keşfedecek yeni şeyler okyanusuna daldığında insan ne yapacağını şaşırabiliyor bazen. Benimki de böyle bi şeydi işte, önceliklerimi belirleyememekle alakalıydı ama bunu da sürecin bir parçası olarak görmeye başlayıp bu problemi nasıl aşabileceğimi araştırmaya başladığımda yine bana yardım eli uzatmış birçok insanla göz göze geldim, yine gülümsüyorlardı tüm içtenlikleriyle. Her şey elbette mükemmel değil, hala kişisel organizasyonumu sağlayabilmek için fazlasıyla efor sarfetmem gerekiyor çoğu gün ama bu bir problem olmaktan çıkmış durumda.

Günlük hayat akışına gelirsek öncelikle biraz programdan bahsetmem gerekir. Kahvaltı sabah yedide başlıyor, sekize doğru açtığımız sabah çemberiyle herkesin o gün nasıl hissettiğini görmemiz mümkün oluyor. Pazar gününden hazırladığımız iş bölümü sayesinde haftaiçi ilgileneceğimiz işleri gönüllülük esaslı seçiyoruz ve bu işlere de sabah çemberinin ardından gelen 10 dakikalık meditasyon sonlanınca başlıyoruz. Üç parça halinde toplamda beş buçuk saat çalışıyoruz, geri kalan saatlerimizi tamamen istediğimiz gibi geçirebiliyoruz. Ama elbette bu vakitleri değerlendirebilmek için bol bol atölye düzenleniyor, kahkaha terapisinden rüya grubuna, dünya danslarından koro çalışmalarına envai çeşit etkinlik kişisel gelişimimi/ keşfimiz için bizlere açık durumda. Bunların hepsi gönüllülük esaslı elbette, istediğimize istediğimiz zaman katılabiliyoruz. İnsanların iletişime/ paylaşıma açıklığı benim burada en sevdiğim şeyler arasında. Her daim bir paylaşım zinciri içersindeyiz, gerek derin sohbetlerle, gerek kıyafetlerimizi derede birlikte yıkayarak, gerekse dopdolu bir günün ardından birbirimize iyi geceler dilerken (iyi dileklerimizi belirtmek için aralarından seçebileceğimiz altı dil var).

Burada hissettiğim şeyler az önce topladığım lavantalar ya da bir saat kadar önce güreştiğim keçi kadar saf, doğal ve halihazırda olduğu şekilde güzeller, hakkında yazarken düzenlemeye ya da fazladan bir süslü cümleye ihtiyaçları yok. Her geçen gün bir yenisine gebe ve bunu belki de ilk defa böylesine huzur dolu söyleyebiliyorum gönül rahatllığıyla. Her şey olduğu gibi değerli.

Diğer Blog Yazıları
Tüm Blog Yazıları
Web sitemizdeki çerezleri (cookie) kullanıcı deneyimini artıran teknik özellikleri desteklemek için kullanıyoruz. Detaylı bilgi için tıklayınız.
Tamam