Sabah 7’de dolu bir araçla yola çıktık. Kıvırcık’ın altölyesinden bir kapı ekleyip Elmadağ’da torbalarca erzak için de yer ayarlayabildik. Hisarköy’den giçip yeni şantiye köprüsünden geçtik.
Mutfaktan koltuklar çıktı çünkü harekt çok: yeni dolaplar girdi, buz dolabı eviye yanına geldi. Serada “tatlı harç” ilk odada kaba ve ince tabakalar çekildi (İskilip’in Kılıçdere köyunden gelen bu kireç özel taştan: yakılır ve öğütülerek toz haline getirilir. Çatlak önlemek için keten, file veya rabis teli kullanılabilir). Adalet kahvaltı hazırlarken, dolapları düzenledik.
Seranın gölge sistemi (önceki bloguma bakın) geliştirildi: daha iyi yöntemle 4 şerit daha çekildi, tam aşağıya kadar. Seranın iç patikasın kenarları ve çakıl betona hazır; batı kapısına kadar beton atıldı. Yarın kızıl karolar kurulacak.
Diba (bize Asya-Almanya arası ziyaret eden gönüllü) güneş fırınımızı çalıştırmaya çalışıyor. 24 panelli reflektör tam parabolik neden olmuyor? Vidalarını açtık sıkıştırdık çıkarttık… Acaba delikleri yalnış yerde mi? Verimi test etmek için odakta gazete kağıdı koyulunca yanacak. 15 dakikada bir güneşe doğru çevirmek gerek. Yüksekliği hem tencerenin gölgesi parabolun merkezine gelmesi gerek, hem de yerdeki gölgesinde kenarda 2 gözün çizgisi tam ortada süşecek.
Bu fırın doğru çalışırsa 800 dereceye gelebilir – bundan dolayı her zaman dikkatli çalışmak gerekir. Kullanılmayınca ters çevirilir: yanlışlıkla zarar olmasın, ve de toz fazla olması. Yüksek verim için, kullanmadan panalleri silinir (ortadan kenara hareketle). Daha ucuz olan “Solar Box Cooker” ile ekmek pişirilir bile. Hindistan’da 50 Euro, Avrupada 300Euroya satılır.
Dozer geldi: Kompost tuvaletin deliği kazdı, ve pergolenin zeminine gri toprak yığınından attı (bu toprak nemli seranın arkasından çıkartıldı). Göleti gezdim. Şekli doğal, düzensiz; içinden çıkan IMG_5261topraklar baraj olmuş. Üstten inen sel yataklarında bir kaç minik setler (“check dam“) ve de düz bir yatakta çizgi çektim gelecek sel dularını yönlendirmek için. Barajda ayrık otu diktim: sağlamlaştırır mı?
Fiko beni ‘İlham Yeri’ne götürdü: Benim Rüzgar Tepenin arka kısmında. Bahçesi en sevdiğim manzaralı olur. “Bizim evimiz” daha aşağıda olur, ardıç yanında. Sonra “arazinin en güzel manzaralı yamaca” gittik. Göl manzarası 5 sene sonra neye benzeyecek? Tavuklar artık kapalı alanda, makinalar arası girmesinler. Kaçan biri tekrar içeriye geçemiyordu. Onu yakalayana kadar koşturdu!
Şantiye artık “bizim” aramizde:Klübenin aşağısındaki kazıda sonda çalışıyor. Klübenin çevresindeki zambak köklerini çıkarttım (en uygun mevsim olmasına rağmen): 4 torba tüberkül (ve koca bir solucan) Fiko’ya verdim. Sera yanında “Ördek Merdiveni” bitirdiğinde yamaca dikti. Ortamımız hızla değişiyor. Çevreye uyum sağlamak hayatta kalmaktır. Tepesiz Güneştepe’nin etrafında 2 baykus (?kukumav mı) seslendirirken ne anlatıyordu? Yuvaları yok olmuş olabilir. Dondan vurulan meyve ağaçlarımız gibi “bu seneki yavrular yok” oldu mu? Scabious rotata bu sene çok, geometrik tohum birliği hoş. Milyonlarca yıl sürüyen canlar bize örnek oluyor, durup farkında olduğunca. Gece ayrıldığımızda karanlıkta şantiye ışıklı çalışmaya devam ediyor.