111.ci blogum özeldir: ilk defa bu kadar üye serada kaldı. 7 Güneşköy üyeli grubumuz dün akşam seranın mutfağında yemek yiyip eğlendik. Soba yanarken dışarıda yoğun yağışı toprağı suyla doyuruyordu. Yatmadan önce, bulutsuz karanlığında (tam değil, doğuda Kırıkkale’den ve kuzeyde Elmadağ’ını ışık kirkiliğinden hafif turunç “aydınlık” yön verırdı) Orion batıyordu. Içerde cinlerce hikaye paylaştıktan sonra, Ömür bizi kağıt balonu soğuk havaya bırakmaya davet ettı. Dümdüz çıktı sankı bır uçağa doğru, … sönünce yanımızda döndü – rüzgarsız havada
Yıllar bizi nereye getirdi, neler yaşattıı ve öğrenmeye fırsat verdı. Fevzi, odana gittiğimde hep sizi düşündüm.
ve serada kaydettiğim bir sohbet
Sabah 6.20de kalkınca hava soğuktu: yağmurlar soğuttu, topraklarını doyarken. Yapışıyor, kayıyor, soğan kökten rahat çekilir. Kara bir hava, etrafımız koyu renkli. Acaba bundan dolayı “kara” mı denilir kara-hava-deniz bölümlere?
Yeni taşınan ağaçların tutar mı? Bazılar şimdiden yeşiyor, kendiliğinden. Ancak Haziran’da gerçekten tutabildiler görürüz. Üzüm bağı çapayla temizlenecek, çapa makinası giremez. Alet alacaksak, çapa, makas ve kürek. Serada hidrofor değiştirilecek.
Geçen haftaya göre daha fazla çiçek çeşitleri bulabildim. Sebeplerden biri arazide daha uzun kalmak olur. Ne kadar erken çıktırlar bu sene!
Sistematik olarak Navruz çiçeklere kontrol ettim. İki ay sonra işaretlediğim 10 soğan yeni yere, YHT çizgizi dışına taşırız. Hangi yamaç uygun olur? TospağaTepe’de hiç bulamadım, ama doğuya bakan serpantinli yamaçta biri buldum. Demek ki farklı topraklarda yaşayabilirmiş. RüzgaTepe’nin yamaçlar GüneşTepe’ye benzer görünür, ve de Güney’e bakar… ancak orada hiç Iris persica bulamadım. Ağaçlar gibi, yapabileceğimiz kadar yaparız. Geçen Ekimde yapılan servis yolun altında ne kadar soğan gömüldü bilemiyeceğiz.